2 Ocak 2014 Perşembe

Bu daa 2014'ün ilk yazısı olsun o zaman :)

Selammm Millet!!
Bugün 2014'ün ilk iş günü -yani büyük çoğunluk için- veee ben kendimi çookkk yorgun ve uykulu hissediyorum.
Dün sabah -öğlen gibi daha doğrusu- kahvaltı için kalktım vee sonra tekrar uyudum veee tekrar uyandığımda saat 4:50 falandı :))
Anneciğim akşam için yemek yapıyordu vee evin içi misss gibi anne yemeği kokuyordu :)
Tabii bu mis kokuların arasından "kalk artık koktun o yatakta sen uyumak için mi evde kalıyorsun kalk yahu kalkta yüzünü görelim" çığırtıları olmasa daha bir süper olacaktı ama canım kadında haklı şimdi yani insan uyur mu o saate kadarrr :)

Neyse kendime gelir gibi olunca telefonu elime bir aldım ki sormayın ne aramalar ne mesajlar var :)
Döndüm hemen anneme "anneeeeee!! bu telefon bu kadar çalmış niye bakmadınız yaaa" diye söylendim o da dönüp " ben senin sekterin miyim yahu kalk bak telefonuna" dedi banaaa.. İnanabiliyor musunuz?? Benim hatun fena hazır cevap oldu çok kötü alıştırdım ben onu :))

Sonra kalktık yengemle yılın İlk alışverişini yapmak üzere meydana indik. Kendime bir de saç düzleştirici aldım ama pek memnun kalmadım bugün gidip değiştireceğim inşallah sorun çıkarmazlar yoksa 2014'ün ilk kavgasını da yapmış olurummm :)

Sonra eve geldik misss gibi anne yemeklerinden yedik :) Bu arada Sütaş'ın hazır cacığını almıştım marketten denemek için ve çok memnun kaldım. Eğer benim gibi yoğurt süt peynir çılgını iseniz bu Sütaş Cacık tam sizlik bir deneyin derim ben :)

Sonra sonra dedim hep ama evet tekrar sonraa :)
Tarçınlı Karanfilli - Doğuş çay almıştım onu da yaptım yemekten sonra ohhh mis gibi gitti valla mutfak misss gibi tarçın koktu, babam ve annem de çok beğendiler.. Yani anlayacağınız bitki çayı seviyorsanız onu da tavsiye ediyorum çok güzel bir aroması ve kokusu var veeee babama da rica ettiğim gibi lütfen şekersiz içinnn!!! İçtiğiniz şey bitki çayı şerbet değil yahuuuu :))

Ayyhh yine çenem düştü benimmm.. Hadi kaçtım bennnnn..
Yeni yılın ilkkk iş gününde canınızı sıkabilecek ufak tefek hattaa kocaman şeyler olsa bile siz yine de gülümseyin, tersliklerin üstesinden gelebilmek için en güçlü silahınız gülümsemeleriniz unutmayınnnn..
Uykucu Myreal'dan

Sevgilerle :)

PS:Bu ara yazılarımı mobilden yazıyorum diye uydurmasyon imzalar atıyorum ama nasıl oluyorlar? Bir yorum alabilir miyim acabaaa?? :))
Çok uyumuş, makyajsız ve ev topuzlu tipimi nasıl buldunuz acep?? Çok mu kötü kaldırmak mı lazım yoksaaa :))


22 yorum:

  1. Ev topuzu :)) Bu benim klasik görüntü şeklim bu aralar, her yere bu şekilde gidiyorum son zamanlarda :) Gayet doğal ve şirin gözüküyorsun, kaldırma bence fotoğrafını, doğallık her daim güzeldir. Bu arada aromalı çayları çok severim ben de deneyeyim bu çayı. Ve yeni yıla her zamanki gibi büyük umutlarla girdik hepimiz, umarım hepimiz için muhteşem bir yıl olur. Öperim çok, sevgilerimle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Suiii
      Hehehe aslına bakarsan benim de öylee :)))
      Ahh bir dene gerçekten güzelll. Normal çaydansa böyle bir çay çok daha iyi bencee ;)
      Çookk teşekkür ederim suicim tabi ki de kaldırmam!!
      Ahh umarım öylee olur ben çok umutluyum bu yıldan :)
      Kocaman öpücükler sevgiler! ♡

      Sil
  2. sütaş ne anlarmış cacıktan...ben cacığın alasını yaparım heyt bee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Narkozzz
      Hehehe yapta deneyelim o zamannnn :))

      Sil
  3. Arada tembellik yapmak en güzeli :)
    Yoğurt ve sütü hep zorla yemişimdir, bu durumda cacık bana göre değil
    :)
    Annene bayıldım. Haklı kadın, senin sekreterin değil.
    :)
    Fotoğraflar çok doğal, böyle kalsın.
    Nice mutlu yıllara.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. pehitooo
      ama süt ve süt ürünleri kadınlar için çok önemlidir... annem de senin gibi olduğundan zorla yediririm ben ona senin ufaklık büyüsün eminim o da böyle yapacak sana :)))
      ahhh harikadır kendileri ben de bayılırım kendilerinee zatennnn (:
      tamam kalsınlar o zaman :)
      hepp birlikteeee <3

      Sil
    2. Hehehe bakalım büyüsün de göreceğiz. Şimdi ben zorlan içiriyorum ona :)

      Sil
    3. heheheh bir zaman sonra roller değişiyor iştee (:

      Sil
  4. allam yine çok neşeli bıcırsın yaaaa.
    :)
    cacıkı hemen alıcim tarçınlıyı da.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. deeppssiiii
      hehehe teşekkürler :)
      ahh bir cacık sever görmek ne güzellll.
      hemen dene hemen :))

      Sil
    2. tarçınlıyı pek sevdim yaa.
      sütaş süzme peynir aldım onu da sevdim.
      cacıkla süzme peynir de alıcim.
      :)

      Sil
    3. dippi dippp
      heheh ben de öyleee (: hele limonla süper oluyorrr!! :)
      ayhhh sütaşın her bişeyi güzel ki benceeee :)

      Sil
  5. ahah annenin ben senin sekreterin miyim'e kahkaha attım :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Miacımm
      Hahaha şirinliği üstünde bu ara ;)

      Sil
  6. Harika bir post olmuş :) Yine güldürdün beni.. Mutlu yıllar canım.. 2014 çok güzel geçsin..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Büşra-kepçecimm
      Hehehe gülmene sevindim tatlıımmm
      Ahh inşaallah öyle olur tek dileğimiz şimdilik o :))

      Sil
  7. ciciş zamanın olunca son yazımı okusan yaa beeeeaaaa.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. deeppp
      okudummm ve çookkk sevindimm :)
      teşekkürler!

      Sil
  8. bak baaak.

    :)

    TANRI DAİMA TEBDİL-İ KIYAFET GEZER

    Laurent Gounelle

    Alan Greenmor, Fransa doğumlu ancak annesinin aşk macerasının ardından onunla Amerika’ya gitmiş bir genç. Annesinin isteğiyle üniversiteyi bitiriyor ve Paris’e dönüyor. Borsada hissesi olan büyük bir istihdam ve danışmanlık şirketinde göreve başlıyor. İşi, kendilerine başvuran şirketlerin eleman gereksinimlerini karşılayacak adaylarla görüşmek ve şirketlere en uygun elemanı seçmek. Rakamlarla arası iyi olan bir muhasebeci aynı zamanda.

    Alan, Paris Monmartre’da yalnız yaşıyor. İşine gidip geliyor. İşinden de hoşnut değil. Hayatına Audrey adlı bir kız girip çıkıyor. İşinde mutsuz, hiçbir arkadaşı olmayan, hayattan hiçbir beklentisi olmayan Alan, kendini ve hayatını sevmediği için bunalıma giriyor ve bu dünyadan ayrılmaya karar veriyor.

    Kendini öldürmek için Eiffel Kulesine çıkıyor. Kendini boşluğa bırakacağı anda karşısına bir adam dikiliyor. Adı Yves Dubreoil olan bu adam onunla bir pazarlık yapıyor. Ölmekten vazgeçecek ama bunun karşılığında onun her istediğini yapacaktır. Alan, çaresizce kabul ediyor.

    Yves, Alan’ın mutsuz olma nedenlerini ona gösteriyor. Neden, Alan’ın korkuları, Alan, insanlardan ve hayattan korkuyor, hiç kimseyi incitmek istemediği için herkese kibar davranıyor, kendini arka plana atıyor. Yves, Alan’a kendini özgür hissetmediğini, insanların ona davranışlarını aslında kendi pasifliğinin, korkaklığının yön verdiğini, kendi isteklerine önem vermesi gerektiğini, bir kukla olmaktan kurtulup hayatına kendi istekleri doğrultusunda yeniden şekil vermesini söylüyor. Söylemiyor, emrediyor. Hayatı Yves’in ellerinde çünkü.

    Yves, Alan’ın mağaradan, korkularından, komplekslerinden kurtulması için ona pratik formüller sunuyor. Örneğin, bir fırıncıdan ekmek alırken sorun çıkartmasını, sesini yükseltmesini, isteklerini söylemesini öğütlüyor, sonra şık bir saatçıda bütün saatları denemesini, daha sonra bir takside şoförün tüm söylediklerine karşı çıkmasını.

    Alan, Yves’den önceki hayatında kendinde sevmediği, güvenmediği, saygı duymadığı ne varsa tersini yapmak zorunda kalıyor. İnsanların onunla ilgili yargılarını umursamadan hayatta ne yapmak istiyorsa onu yapıyor, ama Yves söylemeden bunların farkında değil.

    Korkularından kurtuldukça, insan olarak da işinde de güçlenen, kendini sevip hayatından memnun olmaya başlayan Alan, bir süre sonra, özgürlüğünü isteyip Yves’in emirlerinden de kurtulmak ister.

    Yves’den kurtulmak için onu araştırmaya başlayan Alan, karmaşık bir olay zincirinin içine düşer. İş dünyası, borsa, gazetecilik, arkadaşlık ve sevgi kaosunun içinde yolunu kaybeder. Ve yolu Fransız psikiyatri uzmanı Jacques Lacan’a kadar çıkar. Yves, ona çok zekice bir oyun oynamıştır.

    Özgürlüğünü kazanmak ve çalıştığı şirkette yükselmek isteyen Alan, insanlara kendini anlatmak ve onları anlamak ve en önemlisi insanlarla iletişim kurabilmek için kendisini geliştirmek zorundadır.

    Roman, bir kişisel gelişim romanı gibi başlıyor, korkularımızla nasıl yüzleşiriz, kendimizi nasıl sevip hayata sunarız, davranışlarımızı nasıl değiştiririz gibi hepimizi ilgilendiren konularda pratik ve faydalı davranış öğütleri ile devam ediyor, eğlenceli bir mizah romanına dönüşüyor ve zekice bir kurguyla gizeme, gerilime geçiyor ve olmadık bir şekilde bitiyor. Sonu da zekice, olumlu ve sevgi dolu.

    İnsanlara, kendimize, hayata bakış açımızı değiştirecek, kendimizi gerçekleştirmemize yarayacak, sevgi, hoşgörü, macera, gizem dolu bir psikanalistik kişisel gelişim ve gerilim romanı.

    Psikanaliz, iş dünyası, kişisel gelişim ve mizah bir arada. Ve bir roman ancak bu kadar iyimser olabilir.

    Emin olun, son zamanlarda okuduğunuz en iyi kitaplardan biri olacaktır.

    Not:3/4

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bu arada deep bana böyle bir kitap önerebilir misin??
      bu ara çookkkk ihtiyacım var sanki böyle kitaplara :)

      Sil

İlk fırsatta cevap vereceğim!.. (:
I will reply your comment as soon as possible! (: