Kiseop'lu Vakitler III - Jongkwan - Süper Cumartesi II ~~

En son Miniatürk'e giderken yaşadığım küçük çaplı korkuyu anlatmıştım..
O yazıyı okumak için tık tık ^^

Şimdi sıra geldi Miniatürk gezisine (:
Buraya ilk defa Koreli unnielerim Jieun Unnie ve Sunny Unnie ile gitmiştim. O zaman da çok güzeldi..

Ama tabi ki bu sefer çok çok daha güzeldi (:
Neyse ki düşüp boğulmadan kayıktan inmeyi başarabildik ve Miniatürk'ün girişine geldik. Biz Türk ve öğrenci olduğumuz için 3 TL verirken Kiseop ve Jongkwan'ın 10 TL vermek zorunda olması gerçekten çok garip oldu ama napalım kurallar böyleymiş :/

Neyse girdik içeri Kiseop'ta Jongkwan'da çok sevdiler Miniatürk'ü.. Tabi Rıdvan hemen başladı Türkiye rehberi edasında her yeri tek tek anlatmaya.. İş Erzurum'a gelince koltukları kabartı "burası benim baba memleketi" dedi :)

Sonra köprüye çıktık orada bir iki fotoğraf çektik ve sanırım liseliydi kızlar öğretmenleri ile gelmişlerdi. Kiseop ve Jongkwan'ı görünce nasıl heyecanlandılar anlatamam ben de malum biliyorum o duyguları ya iyilik yanlarım kabardı isterseniz fotoğraf çekebilirsiniz kızlar dedim. Kızların heyecan iki kat arttı :)

Güle güle öğretmenlerinin yanına gittiler "hocam bakın bunlar Koreliymiş" diye diye ve gruptan biri fena Kore fanıymış sanırım hepsi birden adını söyledi kızın.. Ama hocaları "ne saçmalıyorsunuz size ne nereden gelmişlerse gelmişler" dedi.. Şaşırdım biraz ama sonra dedim aman boş ver geri kafalılık böyle bir şey işte.. Öğretmen de olsan demek ki kalp kırmamayı öğrenemiyorsun bazen.. Benim canım öğretmenlerim ne yazık ki yeni nesil sizler gibi öğretmenlere sahip olamayacak..

Neyse yaaa duygusala bağlamayalımmm :)

Miniatürk'ü gezdiğimiz sıralarda güneş tam tepedeydi. Neredeyse öleceğiz o derece susamışız, kafalarımız resmen yanıyor (: Bulduğumuz ilk boş yere oturmamızla benim kafayı masaya gömmem bir oldu (:
Rıdvan'da fırsat bu fırsat hemen vurdu yüzüme oruçlu olmadığımı ve "Even she is not fasting" dedi :) Ben de tabi hemen savunmaya geçtim "n'apabilirim ben hastayım" bıla bıla ..

Herkes başladı gülmeye (: Zaten bütün gün benle Rıdvan arasında geçen atışmalara güldüklerine eminim :)

Ordan çıktık otobüsle Eminönü'ne geçtik.. Bir yandan Jongkwan'ın görmek istedikleri yerler bir yandan da Kiseop'a alınması gereken Yunanistan bileti kafamı fena yormadı desem yalan olur yani :)

Ama sonunda Mısır Çarşısı'na girdik.. Hem Jongkwan'ın görmek istediği yerlerden yürüyorduk hem de önümüze gelene nerden bilet alabileceğimizi soruyorduk ki sonunda Aksaray'a gitmeleri gerektiğini öğrendik. Kiseop ve Rıdvan'ı oraya gönderip ben, Deniz ve Jongkwan Gülhane'ye gittik.. Orada Jongkwan'la fotoğraflar çektik ama onlar Jongkwan'ın telefonunda bana ilk fırsatta gönderecekmiş öyle söyledi :)

O kadar yorulmuştuk ki fotoğraf faslından sonra hemen boş banklardan birine oturduk (:

O sıra Jongkwan bu Capadocia ve Black Sea turlarını falan sordu bir kaç broşüre baktık aradım konuştum hatta bir yerle ve adamlar Kapadokya gezisi ve balon için 300£ istediler! Yuh dememek için zor tuttum kendimi ve telefonu kapatıp gayet kayıtsız bir şekilde Jongkwan'a telefon görüşmemi aktarıyordum ki fiyatı duyunca yüzünün aldığı ifadeden sonra içimde tuttuğum her şeyi itiraf ettim :D

Tam Gülhane'den çıkıyordu ki atış standının önünde bulduk kendimizi (:
Bizim Rıdvan ve Jongkwan hemen atladılar ama Kiseop mırın kırın etti ama sonunda onu da ikna ettim :)
Adam King yaaaa diyesim geldi içimden çünkü 3 atış yaptı 3 atışı da Tam İsabetti :)
Waaaooowwww dedim yaniii :)

Burada Kiseop'a ikna etmeye çalışıyordum ^^

Veee Kiseop Sahnede ^^

Jongkwan'ın Maşallahı Vardı ^^

Rıdvan Jongkwan'a atışların bedava olmadığını atış başına 50 Krş ödeneceğini ve artık durmasını söylüyor :))

Ordan çıktık yukarı doğru yürüyorduk ki Rıdvan,Kiseop ve Jongkwan bir turizm acentasına girdi ben ve Deniz diğerine ben içeri de konuşurken Deniz dışarı çıkmıştı. Öğrendiğim fiyatlardan sonra dışarı çıkarken bir de baktım Deniz iki kızla konuşuyor hayırdır falan oldum ve kızlarla konuşmaya başladım veeeeee SÜRPRİZ!!! Kızlardan biri yani Kübra benim takipçim çıktı!!
"O sensin dimi? Mavi T-shirt giyen çocuğu görünce dedim bunu bir yerden hatırlıyorum diye tabi ya dün yayınlamıştın bir fotoğraf ikinizin fotoğrafı o sensin dimi?" demesin mi bildiğiniz şok oldum ağzım kulaklarıma vardı resmen. Mutluluk delisi oldum o gün anlayacağınız.. İlk defa bir takipçimle karşılaştım ve bana o kadar samimi o kadar güzel davrandı ki bu blogu bir kez daha sevdim ve iyi ki blogumu açmışım dedim :)

Sonra ben de sevgili takipçime bir kıyak yaptım.. Katılacağı Kore yarışması için hazırladığı video'yu Kiseop'a dinlettik ve yorum aldık ondan.. Kiseop onlar gittikten sonra tekrar sorduğumda da iyi olduklarını yalnız biraz yavaş ama akıcı etkileyici konuşmaları gerektiğini söyledi (:

Hannaro'dan çıktık ve Tramvay durağına doğru yürüdük o sıra yolda Jongkwan'a çiğköfte aldım ^^ Kiseop Deniz ve Rıdvan niyetli oldukları için yemek istemedi ama Jongkwan ısrar edince attı ağzına bir tane (:

Tramvay durağında Jongkwan'la vedalaştık o oteline gitti biz de evlerimize..
Otobüste ayak üstü Kiseop'la da vedalaştım nasıl olsa pazar günü uğurlamaya giderim diye düşünüyordum ama ne yazık ki gidemedim :(

Kiseop bana mesaj attığında onu uğurlayamayacağımı söylemek çok üzdü beni :(
O da üzülmememi ve bana küçük bir hediyesi olduğunu söyledi.. Kitap okumayı çok severim hepiniz biliyorsunuz ve Kiseop'ta bana bir kitap ayracı bırakmış.. İlk fırsatta Deniz/Rıdvan'la buluşup almak için sabırsızlanıyorum.. Ömrümün sonuna kadar saklayacağıma eminim ^^

İşte böyle güzel bir anının daha sonuna geldik.. Benim Koreli arkadaşlarım gelmeye devam ettikçe ben de sizlere yazmaya devam edeceğim.. Takipte kalın ^^
Annyeong Yarebeoun ^^

Sevgilerimle,

MyReal