29 Ocak 2024 Pazartesi

BLOGLARI CANLANDIRMA PROJESİ 1 ~~

 Selamlar Sevgili Blog Dostlarım!

Bu ay ben de BCP'ye katıldım.

Ocak ayının temaları komedi/mizah/müzik. Kitap, dergi, webtoon, manga, film, dizi, şov, anime, her türlü katılabiliyoruz. Okuyarak, izleyerek, dinleyerek.

Bu yıl, temaları her ay ayrı ayrı seçeceğiz. Şubat ayı henüz belli değil ama yakında belli olur. //deeptone'dan alıntı.


Ben öncelikle bir filmi yazmaya karar verdim. Hem deee çocuk filmi, çünkü neden olmasın? :)
Zaten müzik falan beni aşardı :)

Yellow Bird / Maceracı Kuş


Konusu:
Öksüz, yuvasını hiç terketmemiş, sakar bir kuş olan kahramanımız Gus, gerçek bir ailenin özlemiyle yanıp tutuşmaktadır. İçinde bulunduğu sürü Afrika'ya göç hazırlığı içindeyken sürünün lideri Darius sakatlanır. Birbirinden ilginç olaylar zinciri sonunda sürünün liderliğini üstlenmek Gus'a kalır. Gus için bu yolculuk sadece kendini kanıtlamak için değil, kendini keşfedip gerçek kimliğini bulabilmek adına harika bir fırsat olacaktır.


Filmi ben de oğlum ve arkadaşlarıyla birlikte büyük bir keyif alarak izledim. Demir kuşlar olayının aslını öğrenince de hem şaşırdım hem de çok eğlendim. :)
Dipçe: Sakarlar da başarabilir! :)


Dizi olarak da Kore dizisi olan The Master's Sun 'ı seçtim. 

Yanii buna Fantastik diyenler de oluyor ama komikli fantastik o zaman :)


Konusu
:
Dizi, hayaletleri göreme yeteneğine sahip Kong-Sil’in (Kong Hyo-Jin) etrafında dönmektedir.
Kong-Sil geçirdiği bir kaza sonrasında uzun süre komada kalır ve uyandığında hayaletleri görmeye başlar. Her yerde ve birden bire karşısına çıkan hayaletler yüzünden normal bir hayat yaşayamayan Kong-Sil bir gün karşılaştığı Joong-Won (So Ji-Sub) adında bir adama dokunduğunda hayaletlerin ortadan kaybolduğunu fark eder. Artık Joong-Won’un peşini bırakmaz.


Gong Hyo-Jin benim Koreli aktrisler arasında en beğendiklerimden zaten. Bu dizide de yer yer çok salak -tatlı anlamda bir salak- ya bu dedirten hareketleri oluyor.
Eğer K-Drama izleyicisiyseniz So Ji Sub için bir şey söylememe çok da gerek yok zaten. Tipik kasıntı Oppalardan birini canlandırıyor işte :)

Bu diziyi izlemediyseniz bence izleyin. Öyle zaman geçirmelik, keyifli bir dizi sonuçta. Gerilim falan da yok yaniii... Ben ki en ufak korkunçlu hayalet sahnesinden korkan biriyim, yok diyorsam kesinlikle yoktur! :) 


Diziye de filme de puanın: 5/5


Bir de şöyle bir müzik bırakıp gidiyorum, hangi müziği hangi filmde izlediğinizi hatırlıyor musunuz? Ben bazılarını bilemedim, ama bazılarının sahneleri de biranda canlandı zihnimde...  :)


Yeniden görüşünceye dek kendinize çok ama çok iyi bakın.

Kocaman Sevgilerimle,


MyReal

Not: Bazı bilgiler Google'dan alıntıdır. 

26 Ocak 2024 Cuma

MyReal Yazıyor : Mini Bir Deneme ~~

Selamlar Sevgili Blog Dostum! 

Yıllar yıllar sonra minik bir deneme yapıp bir şeyler karaladım. Bakalım beğenecek misiniz? 

~~

 
Onunla göz göze geldiğimiz o ilk anda adeta nefesim kesilip ellerim buz kesmişti... 

Aysu kolumu dürtene kadar gözümü dahi kırpmadan onu izlediğimin farkında bile değildim. 

Haftanın neredeyse beş günü gelip takıldığımız bu sıradan kafede şarkı söyleyen diğerlerinden ne farkı vardı ki? Sesi beni adeta içine çekiyordu. Kendimi bir türlü kızlarla olan sohbete veremiyor, sürekli onun sesine dalıp gidiyordum. Göz göze geldiğimiz her an -ki bu en az üç kere oldu- kalbime bir şey batıyor gibi hissediyordum.  

Bir an sadece kısacık bir an dudaklarının yana doğru kıvrılıp bana sırıttığına yemin edebilirim. Tanrım! Adamı dakikalardır gözlerimle yedin. Tabi ki sırıtır! Hadi ama kızım, kendine gel artık! 

Ve bir kez daha kolumu dürten Aysucum beni onun hapsinden kurtarıyor. 

"Hayırdır, kızım! Takıldın kaldın adama."

"Yok be ne alakası var? Şarkı hoşuma gitti sadece."

"Hı hı kesin öyledir."

"Öyle öyle! Hadi kalkın başka bir yere gidelim çok kalabalık burası bugün."

"Kalabalık mı? İyi misin kızım sen?"

"Off iyiyim ya hadi kalkın."

"Dur bari hesabı isteyelim."

"Tamam siz ödeyin ben dışarıdayım. Bir arama yapmam lazım." dedikten sonra kızların cevap vermesini dahi beklemeden kendimi dışarı atıyorum yüzüme çarpan buz gibi havanın beni kendime getirmesini umut ederek. İçimden bir ses arka dön, hadi Es dön de bak şu çocuğa dese de kulak asmıyorum o sese. Aysu koşar adım yanıma gelip kolunu boynuma doluyor. 

"İyi olduğuna emin misin?"

"Ne bu şimdi? İyiyim dedim ya hem neden iyi olmayayım ki?"

"Peki peki bir şey demedim. Bu arada kızlar kalkmak istemediler, çocuğun sesi çok güzelmiş biraz daha kalıp story atacaklarmış. Başbaşayız yani!"

Lanet! Ne demek story çekecekler. Gel şimdi 24 saat boyunca o storylere bakmamak için kendinle savaş. Arkadaş değil düşman bunlar be! 

"Eee nereye gidiyoruz minik kuş?"

"Birer bira alıp sahilde oturmaya ne dersin?"

"Sen ve sahilde bira içmek hem de bu soğukta? Sen gerçekten iyi değilsin!"

"Aman Aysu abarttın tamam vazgeçtim hadi bana gidelim bir film falan izleriz."

"Hayır hayır hayır vazgeçmek yok. Ben şuradaki büfeden biraları alıp geliyorum bekle burada!"

Ah benim delidolu arkadaşım, canım Aysum... Tam 16 yıldır en büyük sırdaşım, dostum, canımdır Aysu. İhtiyaç duyduğum her anda yanımda belirir, sanki o an ona ihtiyacım olduğunu haber veren perileri varmış gibi... 

~~

Öylece oturmuş biralarımızı yudumlarken Aysu bir anda ayağa kalkıp beni kolumdan çekiştirmeye başladı, "Hadi hadi kalk geri dönüyoruz kafeye." diye.

"Delirdin herhalde! Bıraksana kolumu."

"Evet, delirdim. Delirttin beni. Belli işte kızım adamın bir şeyinden etkilendin, aklını dağıtamıyorsun. Gidip konuşacağız. Kendin bizzat hanzonun teki olduğunu farkedeceksin bu masal da başlamadan bitmiş olacak. Hadiii!"

"Rahat bırak beni Aysu, lütfen. Allah aşkına ne diyeceğim adama? Pardon ben 32 yaşında koca bir kadın olsam da liseli ergenler gibi sesini duyduğum anda hayaller alemine daldım, nefesim kesildi. Kaç saattir de aklımı senden alamıyorum mu?"

"Evet, aynen böyle diyeceksin, hadi!" 

"Saçmalama Aysu..." derken bir anda tüm bedenim buz kesiyor. Bir kez daha o büyülü ses kuşatıyor dört bir yanımı. Aysu'nun yardımı ve çığlıkları eşliğinde kayalıkların üzerinden kalkıp sahile dönüyorum. S...! Bu gerçek olamaz dimi? Etrafta uçuşan ıslıklar, çığlıklar, video çeken genç kızlar...

Nemli kumların üzerine serdiği montunun üzerine oturmuş, elinde gitarıyla aklımı başımdan alırken varlığımın hiç de farkında değil gibi görünüyordu... 

Aysu yine(!) kolumdan çekerek beni sahile doğru götürürken ne attığım adımların farkındayım ne de etrafımda olup bitenlerin. İlgilendiğim ve odaklandığım tek şey o!.. Tanrım, n'oluyor bana böyle! Kendimi aptal bir sapık gibi hissediyorum... 

Bir fırsat bulup kaçamadın mı bana 
Elleri savıp kopamadın mı yanıma 
Çok yalnızım sevgilim...



~~~

Devamı gelecek. Açıkça söylemeliyim dönüp okuyarak düzeltme yapmak istemedim. 
Böyle saf ilk hali nasılsa öyle kalsın istedim o yüzden muhtemelen hatalar vardır ama olsundu :)


Samimi bir şekilde eleştirel yorumlarınızı bekliyorum. 


Yeniden görüşünceye dek kendinize çok ama çok iyi bakın.

Kocaman Sevgilerimle,


MyReal
not: Görsel Google'dan alıntıdır. 

25 Ocak 2024 Perşembe

İzledim, Yorumladım / NETFLIX : Dr. Romantic ~~

 Selamlar Blog Dostlarım!

Bu defa bir Kore dizisiyle karşınızdayım. Eskiler bilir Kore'ye hayranlığımı ama yaş aldıkça o hevesler de biraz köreliyor sanki. :) 


Her zamanki gibi önce klasik bilgiler:

Konusu

Dizi, mütevazi Doldam hastanesinde çalışan ve doktor olmanın ne demek olduğunu anlayan bir grup doktorun etrafında dönmektedir.

Oyuncular

Han Suk-kyu - Kim Sa-bu / Boo Yong-joo

Yoo Yeon-seok - Kang Dong-joo

Seo Hyun-jin - Yoon Seo-jung

Ahn Hyo-seop - Seo Woo-jin

Lee Sung-kyung - Cha Eun-jae

Kim Joo-hun - Park Min-gook


Yaaannnniiii bir Doktorlar olamasa da diye başlıyormuşum :)
Şaka şaka ! 

Dizi gerçekten güzel, kaliteli bir diziydi. Öyle saçmasapan aşk üçgenleri, yoran ilişkiler falan yok. İdealist bir doktor ve onun eğittiği öğrencilerinin yaşadıkları tecrübeleri, zorlukları, mevcut düzene karşı yenilmemek için vermiş olduğu çabayı gösteren güzel bir dizi bence.
Özellikle K-Drama seviyorsanız beğeneceğinize eminim. 

Yalnız belirteyim: Benim bildiğim kadarıyla Kore'de 3. sezon da yayınlanmış ama henüz Netflix'te 3.sezon yok sadece 1. ve 2. sezon var. 

İzleyecek olanlara şimdiden iyi seyirler! 

Puanım: 5/5




Yeniden görüşünceye dek kendinize çok ama çok iyi bakın.

Kocaman Sevgilerimle,


MyReal

Not: Bazı bilgiler Google'dan alıntıdır. 

24 Ocak 2024 Çarşamba

Kalp Atımı ~~

Selamlar Sevgili Blog Dostlarım,

Bugün biraz karamsarız... 


Hayat, o kadar kısa ki keşke bunu anlasak, gerçekten anlayabilsek ve ona göre yaşasak... 

Yalnızca bir nefes sahip olduğunuzu sandığınız her şeyi kaybetmeniz ya da hiçbir şeye sahip olmadığınızı sanırken aslında her şeye sahip olduğunuzu anlamanız. Her şey tek bir kalp atımına bağlı.

Dünyevi dertlerin peşinde ömrümüzü tüketip gittiğimizi anlamamız için ne olması gerekiyor? Neyi kaybetmemiz lazım mesela? Sevmek için, gerçekten sevmek ve hayatın tadını çıkarabilmek için bunca stresin, savaşın, kavganın, telaşın boş olduğunu anlayıp yaşayabilmemiz için ne olması gerekir? 



Yeniden görüşünceye dek kendinize çok ama çok iyi bakın.

Kocaman Sevgilerimle,


MyReal
NOT: GÖRSEL GOOGLE'DAN ALINTIDIR.

23 Ocak 2024 Salı

AĞAÇ EV SOHBETLERİ 231 ~~

Selamlar Sevgili Blogcum!

 DeepTone tarafından organize edilen Ağaç Ev Sohbetleri'nin bu haftaki konusu Manxcat'ten gelmiş.

Ölümle burun buruna olduğunuz bir anda normal koşullarda asla yapmam dediğiniz bir şeyi yapar mısınız? Hayatta kalmak için ölmüş bir insanı parçalayıp yiyebilir misiniz? Hayatta kalma iç güdünüz ağır basar mı yoksa ben insanlığımı (nedir insanlık?) kaybetmeden ölmeyi yeğlerim mi dersiniz?


Bu konuyla ilgili Kar Kardeşliği filmini izlediğimden beri sürekli düşünüp duruyordum. Hatta filmle ilgili yorumlarımı yazarken demiştim ya duyguları öylesine içinizde hissediyorsunuz ki normal şartlar altında en iğrenç bulacağınız şeyin bile olması gereken olduğunu kabul ediyorsunuz diye. Hah! İşte tam olarak bundan bahsediyordum. 

 Normalde elbette hiç kimse bir insanı parçalayıp yiyemez. Bu canice, iğrenç ötesi bir şeydir ama gelin görün ki şartlar bazen insanoğluna asla olmaz dediğini oldurur, kesinlikle yapmam dediğini yaptırır... 

Bu filmi izlemeden önce yazıyor olsaydım belki de farklı şeyler yazardım emin de değilim. Zira insan yaşamadığı bir şey hakkında çok kolay yapmam etmem diyebiliyor. Empati kurması çok zor, yaşamayan bilemez dedikleri türden bir tecrübe aman Allah da yaşatmasın! 

Filmin sonlarına doğru kurtuluş yolunu bulmak için arkadaşlarından ayrılırken kız kardeşi ve annesinin cesetlerini yiyebileceklerini söylediğinde tüylerim diken diken olmuştu. İnsan böyle bir şeye nasıl izin verebilir? Belki de çoktan kendisi de annesini ve kardeşini yedi ama farkında bile değil, diye düşünürken buldum kendimi.
Bir diğeri ise aldığı yaradan sonra iyileşemeyeceğine inandığından kendini feda ediyor ve arkadaşlarına cesedini yiyebileceklerini söylüyor. Nedir bu gerçek fedakarlık mı? Yoksa korkaklık mı? Peki geride kalanlar? En yakın dostunun cesedini yiyerek hayatta kalmaya katlanabilir mi? 
Allah'ım gerçekten kimseyi böyle bir şeyler yaşamak zorunda bırakmasın. Düşüncesi bile tüyler ürpertiyor. Hayat gerçekten bazen çok acımasız olabiliyor.

Bir anne olarak düşünüyorum: Çocuğumun yaşaması için her şeyi yapar mıyım? Yaşamak için bu kadar kendimizden geçmemize değer mi? Kendim için asla böyle bir şeyi kabul etmem ama çocuğumun yaşaması için böyle bir şeye izin verir miyim? Sonuçta kimse öldürülmüyor, zaten ölmüş olanlar yeniyor, öyle değil mi?..

Peki ya ölüler de bitince?
Bu sefer güçlü olan güçsüz olanı öldürmeye başlamayacak mı? Ya da herkes kendince gruba en faydasız olduğunu düşündüğü kişinin öldürmesini istemeyecek mi? Yaşanacak kaosu düşünmek bile başımı ağrıtıyor!

Allah kimseyi böyle acı bir tecrübeyle başbaşa bırakmasın, düşüncesi bile dayanılmaz şeyler hissettiriyor... 


Lütfen önümüzdeki haftanın konusunu daha iç açıcı bir şey olarak belirleyelim Deepcim :)


Yeniden görüşünceye dek kendinize çok ama çok iyi bakın.

Kocaman Sevgilerimle,


MyReal

NOT: GÖRSEL GOOGLE'DAN ALINTIDIR.

22 Ocak 2024 Pazartesi

İzledim, Yorumladım / NETFLIX : UÇUK BİR İŞ ~~

Selamlar blog dostlarım! 

Aslında yazmak istediğim bir sürü şey ve hatta birkaç kısa kurgu var ama ne yazık ki bir türlü kalemi elime alamadım. Ben de en azından bloguma geri dönme sözümü tutup izlediğim filmler/dizilerle ilgili yorumlarımı yazmaya devam edeyim, diyorum. 
Karşınızda yeni bir film yorumu :)

Konusu 
Londra'dan Zürih'e 777 uçağıyla nakledilen 100 milyon dolarlık altın külçelerini çalmak için bir araya gelen usta bir hırsız ve FBI için çalışan eski erkek arkadaşının hikayesini konu ediyor.

Oyuncular
Kevin Hart
Gugu Mbatha-Raw
Vincent D'Onofrio
Úrsula Corberó
Billy Magnussen
Jacob Batalon
Jean Reno
Sam Worthington



Yani bu tarzda çok çok daha iyi filmler izledim mi? Evet, izledim ama bence bu film de kötü değildi. 
Boş vaktiniz varsa izleyip keyif alabilirsiniz. 
Bazı sahneler çok heyecanlı, nefes kesici denebilecek kadar da güzeldi. Ancak filmin sonunu daha en başından tahmin edebildiğim için çok da merakla izleyemedim. Ay acaba sonunda ne olacak, oha bu hiç aklıma gelmezdi, falan demedim. 
Ortalama yani :)

İzleyecek olanlara şimdiden iyi seyirler!

Puanım: 3/5


Yeniden görüşünceye dek kendinize çok ama çok iyi bakın.

Kocaman Sevgilerimle,


MyReal







19 Ocak 2024 Cuma

İzledim, Yorumladım / NETFLIX : KUŞ UÇUŞU ~~

Selamlar canımlar!

Öncelikle anlaşalım, Amann bu kız da anca oturup dizi film izlemiş, demek yok tamam mı? :)
Evet dizi de izledim film de ama bir sorun bakalım nasıl izledim? 

Minnakcık telefonun ekranında bir yandan yemek yaparken bir yandan ne kadar izlenirse o kadar izledim işte. Ya da bir yandan çamaşırları ütüleyip katlayıp gardrop düzeltirken ne ne kadar izlenirse o kadar! :)  Valla acıdım şimdi bana yazık yani nedir bu cefakar anaların çektiği (:


Neyse konu farklı yerlere gitmeden diziye geçelim. Öncelikle resmi bilgiler gelsinnn. 





Kuş Uçuşu
Konusu

Bakış açıları, yaklaşımlar ve hedefe giden yolda yürüme biçimleri X kuşağına göre artık bambaşkadır. Genç bir kadın olan Aslı da kariyer basamaklarını tırmanmak için çok çalışmaya güvenmek yerine "kuş uçuşu" gitmeye çalışır. Yeni dünyanın yöntemleriyle en üste ulaşmaya çalışan Aslı, amacına ulaşabilecek midir?


Oyuncu kadrosu ve karakterler

Oyuncu Karakter

Birce Akalay Lale Kıran

Miray Daner Aslı Tuna

İbrahim Çelikkol Kenan Sezgin

İrem Sak Müge Türkmen

Burak Yamantürk Selim Kıran

Defne Kayalar Gül Simin

Zafer Ergin Sulhi

Şifanur Gül Güliz Tümer

Eren Çiğdem Enver

Demircan Kaçel Yusuf Tunca

Merve Hazer Nihan

Bülent Çetinaslan Ali

Elif Gökçe Özay Özge

Ertan Ekmekçi Nunu

Elif Kurtaran Melisa

Merve Nil Güder Mia

Muhammet Uzuner  Faruk

Özgür Daniel Foster Onur

Melih Selçuk Emre

Gülen Gedikoğlu Hale İleri

Dizinin ilk sezonunu çok beğenerek izlediğim için ikinci sezon da yayınlanır yayınlanmaz izledim. Amaaa be vicdansızlar o kadar beklettikten sonra hepi topu 8 bölümcük çekmeye utanmadınız be! diye sitemimi edip öyle geçeyim yorumuma. 

Birce de İbrahim de zaten oyunculuklarına, aralarındaki uyuma gerçekten hayran olduğum oyunculardan. - Ah Ah Siyah Beyaz Aşk'tan beri bekliyordum onları tekrar bir arada izlemeyi. 
-SPOİLER İÇERİR-
Ancak, gelin görün ki buradaki ilişkilerini ben kesinlikle ama kesinlikle doğru bulmuyorum. Hele ki ikinci sezonda resmen harcadılar canım Selim'i! Çok yazık!! 

Aslı karakteri, tam anlamıyla efsane tabi onu canlandıran Miray'ın oyunculuğu da öyle. 
Lale'yle Aslı arasındaki tezatlıklar, o rekabet, hamleler... Ying ve Yang gibiler resmen! 

Peki ya Yusuf? Ah canım Yusuf bir yüzün gülmedi gitti. Ama olacak olacak inanıyorum ben işte de aşkta da kazanacaksın! 

Dizide en sevmediğim asla ama o da haklı deyip bir türlü tutulacak bir şeyini bulamadığım, gerçek hayatta da en nefret ettiğim tiplerden olan hazımsız Müge! Sana sadece ÖĞĞĞ diyorum. 

Yorumumu bitirmeden önce bir de kıyafetlere ve takılara değinmek istiyorum. Özellikle Aslı'nın o kuş detaylı takıları ve elbisesi efsaneydi!

Yeni sezonu da sabırsızlıkla bekliyorum. 
İzleyecek olanlara şimdiden keyifli seyirler! 


Puanım: 5/5




Yeniden görüşünceye dek kendinize çok ama çok iyi bakın.

Kocaman Sevgilerimle,


MyReal





18 Ocak 2024 Perşembe

İzledim, Yorumladım / NETFLIX : KAR KARDEŞLİĞİ ~~

 Selamlar canımlar!

Bu yazımda sizlere netflixte en çok izlenenlerden düşmeyen harika bir filmi önermeye geldim. 

Kar Kardeşliği
Konusu

1972'de bir Uruguay uçağının And Dağları'nın orta yerine düşmesinin ardından hayatta kalan yolcular birbirlerine ümit kaynağı olurlar.

Oyuncuları

Enzo Vogrincic

Agustín Pardella

Matías Recalt

Esteban Bigliardi

Diego Vegezzi

Fenando Contigiani García

Esteban Kukuriczka

Francisco Romero

Rafael Federman

Valentino Alonso


Filmin gerçek hikaye olduğunu bilerek izlediğim için yer yer neredeyse ağlayacak gibi oldum. Bir insanın başına neden böyle bir felaket gelir ki? Bir insan bunları yaşamak için nasıl bir günah işlemiş olabilir? Neden ben diye düşünüp kafayı yemeden böyle bir şeye nasıl dayanabilir? Kurtulsa bile hayatına kaldığı yerden devam edebilir mi? 

Aklımda onlarca soru belirip durdu ve biran bile durduramadım filmi. O yüzden mutlaka müsait olduğunuz bir zamanda izlemenizi tavsiye ederim. O bütünlük kopmamalı. 

Filmde beni etkileyen en önemli şey birlik duygularının bu kadar derin olmasıydı. Yani öyle bir durumda bile hiçbiri bencillik yapmıyor, ortak karar alınıp herkesin menfaati gözetiliyor. -Örneğin; Ateş yakılmıyor.- Yalnızca bir film olsa ooo yönetmen de iyi uydurmuş hayatta böyle olmaz dersiniz ama gerçek hikaye olduğu için o insanları takdir ediyor, hayranlık duyuyorsunuz. Gerçekten hepsine helal olsun! derken buluyorsunuz kendinizi.  

Buradan oyuncuları da yönetmeni de gönülden tebrik etmek istiyorum çünkü gerçekten her bir detay düşünülmüş, duygular zaten o kadar güzel aktarılmış ki. İçinde bulundukları çaresizliği iliklerinize kadar hissediyor ve hatta en iğrenç bulduğunuz şeyin bile olması gereken olduğunu kabul ediyorsunuz. Bunu başarmak kolay değildir!


Çok garip, çok değişik duygulara kapılmanıza sebep olacağına eminim. Eğer netflix üyeliğiniz var ise mutlaka izlemelisiniz. 

Puanım: 5/5




Yeniden görüşünceye dek kendinize çok ama çok iyi bakın.

Kocaman Sevgilerimle,


MyReal


17 Ocak 2024 Çarşamba

AĞAÇ EV SOHBETLERİ 230 : Geleneksel kültürü korumak önemli midir? ~~

 Selamlar canımlar! 

Deepsi bu haftanın konusunu seçmiş: Geleneksel kültürü korumak önemli midir?

Görünce ben de yazmak istedim. Eksik kalsam olmazdı kusura bakmayın yani o kadar zaman uzak kalmışım buralardan parmaklarım yazmak için deliriyor ben n'apim! :)

~~

Açıkça söylemeliyim ki bence geleneksel kültürü korumak önemli değil, çok çok önemli. 

Tabi körü körüne geçmişe saplanıp kalmaktan bahsetmiyorum. Gelişime ve değişime her zaman açık olmak, kabul etmek zorundayız ama geçmişimizi de yok saymamalıyız. Geçmişi olmayan bir topluluk kökleri olmayan ağaç gibidir bence. Onu toprağa bağlayıp beslenmesini sağlayan kökleri olmadan bir ağaç nasıl solup gidiyorsa geçmişi olmayan her toplum ve birey de yok olup gider diye düşünüyorum.

Gelin görün ki günümüz Türkiye'si de zaten öyle çok sevilecek durumda değil!

Ekonomi, yaşam tarzları, giyim tarzları, diziler, filmler, kitaplar, arkadaşlarla buluşulan mekanlar. Her şey ama her şey eskiyle kıyaslayınca çok boş geliyor bana. 

Cumhuriyet'in ilk yıllarında yayınlanan gazetelere, okul yıllıklarına vs. baktığımda o kadar şaşırıyorum ki. Gerçekten mutlulukla gülen gözler, şık ve güzel giyimli hanımlar, beyler... 

Şimdilerde bir akım da başladı biliyorsunuz. Geçmişe dönüş gibi. Köylere yerleşen gençler, eski mekanlara benzer mekanlar açan işletmeciler, retro tarz kıyafet tasarlayan tasarımcılar... 

Bence bütün mesele gelenekseli ve günceli bir bütün halinde ilerletebilmek. 

Güncel kitapları okuyalım ama eski zaman kitaplarını da okuyalım. Karşılaştıralım, arkadaşlarla sohbet edelim bu konularda. 

K-Drama izleyelim, Netflix'in altından girip üstünden çıkalım tamam ama eski siyah beyaz filmleri de izleyelim, tarihi belgesellere mutlaka hayatımızda bir yer verelim. 

Bireyselleşelim, kendi ayaklarımızın üstünde duralım ama aile bağlarını asla koparmayalım, birlik beraberlik içerisinde yaşamaya devam edelim. 

Kendimizi ezdirmeyip haklarımızı koruyalım ama büyüklerimize saygımızı da yitirmeyelim. 

Böyle böyle uzar gider. Çenem düştüğü zaman toplamak zor oluyor biliyorsunuz :)


Uzun lafın kısası: Globalleşelim ama aslımızı kaybetmeyelim... 


DipNot: İsteyen herkes yazabilir elbette! Özellikle şöyle 15-20 yaşlarında bir blogger dostumuz var ise onların düşüncelerini çok çok merak ettiğimi belirtmek isterim. 

Kocaman Sevgilerimle,

NOT: GÖRSEL GOOGLE'DAN ALINTIDIR.

15 Ocak 2024 Pazartesi

Selamlar Canım Blogum ! ~~

  Yıllar Yıllar Yıllar Sonra Merhaba! 


Sevgili blogum ve blogger dostlarım, dile kolay neredeyse 4 yıldır tek bir satır yazamadım. 

Neler yaşadım neler! En son nişanımı yazmıştım mesela sizlere ama anne olduğumu bilenler var mı? Evet evet o delidolu enerjik kız şimdilerde çok uslu bir anne oldu :) 

Bakınız bu minik bey de benim yakışıklı 💙

Bundan sonraki yazılarımda sizlere tüm serüvenimi, tecrübelerimi, minik notlarımı her şeyi her şeyi her şeyi anlatmayı düşünüyorum. Hem minik kuzum da büyüyüp okuma yazma öğrendiğinde buradaki yazılarımı okuyup mutlu olur belki... Kim bilebilir ki? :)

Yeniden görüşünceye dek kendinize çok ama çok iyi yakın! 

Kocaman Sevgilerimle,