6 Ağustos 2024 Salı

MyReal Yazıyor : Mini Bir Deneme / PART 2 ~~

 Selamlar Blog Dostlarım! 


Öncelikle söylemeliyim ki minnak hikayemin ilk bölümüne yaptığınız yorumlar beni gerçekten çok mutlu etti. Yıllardır ne kadar yazmak istesem de bir türlü elim gitmiyordu, bir cesaret yazmışken de bir şekilde devam istiyorum çünkü gene yazmaktan kaçmak istemiyorum ama kolay da olmuyor... 

Görelim bakalım nasıl devam edecekler...

Bölüm şarkısı






~~

"Esss hazır mısın hadi, seni bekliyorum!" diye minicik salonumun ortasında inleyen sevgili dostum Aysu'yu tam üç haftadır iyi olduğuma inandıramıyorum. Çünkü ne yazık ki iyi değilim ama olmak zorundayım. Neden olmayayım ki? Lanet! Biraz daha böyle devam edersem kafayı yiyebilirim. 

"Tamam tamam geliyorum işte, patladın mı?" Anlaşılan o ki bir zamanlar her gün gittiğimiz ama benim günlerdir gitmemek için bin bir türlü bahane uydurduğum kafeye bugün artık gitmek zorundayım. Aysu'yu daha fazla geçiştiremem. Zira bugün de bir bahane bulursam kolumdan tutup Gülseren Budayıcıoğlu'nun yolunu tutabilir. Durduk yere al başına belayı! Bir bakmışsınız magazinlerde ya da TV dizilerinden birinde kendi mallıklarımı izliyorum.
Tabii hasta bilgileri saklı tutularak!
Cidden bu hayatları garip garip şekillerde ekranlara yansıyan insanların bir şikayeti yok mu? N'olursa olsun mutlaka birileri bir yerlerden tanıyordur o kişileri öyle değil mi? En gizli sırları ortaya serilmişken insan kendini çıplak kalmış gibi hissetmez mi? Nasıl şikayet etmez, sırf para için bu dizilerin falan yayınlanmasına izin verilir mi? 
Aman! Neyse ne! Kendi dertlerim bitti bir de millet için endişelenmeye başladım. Şu halime bak. 2 saattir evden çıkmamak için bahane bulabilmek adına 5 kere tuvalete girdim. Bir kere tam kapının eşiğinde -yanlışlıkla- çorabımı kaçırdım ama sevgili Aysucum hala inatla kapımın önünde durmuş benim odadan çıkmamı bekliyor...
Derin bir nefes al ve bir adım at Es, hadi! 

~~

"Vuhhhuu bu ne hal kızım! Mekandakileri kalpten götürmeye yemin ettin galiba?" diyerek ıslıklar çalan canım Aysu'ma oflayarak "Ne alakası var Aysu ya." diye cevap versem de şöyle bir göz atıyorum giydiklerime. Diz kapağımın bir karış kadar yukarısında biten siyah pileli eteğim, düz siyah çizmelerim, çizmelerime eş kemerim ve crop kesim siyah bluzumla biraz fazla siyah olmuş olabilirim ama ölüm meleği olmadığıma eminim! 

"Yok canım hiç alakası yok incecik belini ve benim boyum kadar olan bacaklarını gözümüze sokmuyorsun hiç."

"Off amma yaptın, hadi gidiyorsak gidelim yoksa pizza söyleyeceğim." diyerek onu en hassas noktasından vurmaya çalışsam da bu defa bana pizza da yardımcı olmuyor ve sevgili dostumla kol kola ayrılıyoruz evimden. 

Bacağım kadar olduğunu iddia ettiği bir elli üçlük boyuyla hayatımda öylesine büyük bir yere sahip ki Aysum. Kalbimin, ruhumun ve hatta evimin her bir köşesinde onun izi var.

Bakmayın boş zamanlarında bana bakıcılık ettiğine çok çok iyi işlere imza atmış saygın mimarlardandır. Allah var arkadaşım olmasa evimi dizayn ettirmek için ona ödeyeceğim parayı senelerce çalışıp anca biriktirebilirdim. Zira kendisi öyle her önüne gelen işi kabul edemeyecek kadar burnu havada bir tip! Değil tabi ki. Şaka yapıyorum! Sadece kaşesi biraz pahalı diyelim... 

Eh pahalı kaşe pahalı araba demek değil mi? Aysu'mun bembeyaz Tesla'sına atlayıp boş caddelerin keyfini sürerek ilerliyoruz. Her ne kadar düşünmek istesem de kendimi yine onu düşünürken buluyorum. Tanrım! Sanki aklımdan biran olsun çıkmasına izin veriyormuşum gibi konuşmuyor muyum bir de! Gerçekten n'oluyor bana anlamıyorum. O gün, sahilden eve nasıl gittim, sonraki haftasonunu nasıl geçirdim inan hatırlamıyorum. Benim gibi bir kadına hiç yakışmıyor böyle çocukça saçma hareketler, kendime kızıp duruyorum ama n'aparsam yapayım engel olamıyorum işte... 

"Hazır mısın kara meleğim!" diyerek omuzumu dürten canım arkadaşıma hayır değilim, hemen eve dönelim diye yalvarmak istesem de "Tabii ki de hazırım, hem niye olmayacakmışım ki?" diyerek arabadan hızla iniyorum. Aman gururundan zerre ödün verme Es, aferin sana! 

Titreyen bacaklarıma da lanetler ederek adım adım ilerliyorum kafeye doğru. İçerisi normal zamanlardan daha dolu görünüyor gözüme ama belki de bana öyle geliyor emin olamıyorum. Arkama dönüp nereye oturalım, diye soracakken Aysu'nun önceki gelişlerimizde sürekli sohbet ettiği garson çocukla konuştuğunu görünce hiç bozmadan yoluma devam ediyorum. İstemsizce sahneye en yakın boş bir masaya oturuyorum. Bu gece burada olup olmayacağını dahi bilmiyor olmama rağmen bu kadar heyecan niye? Derin bir nefes aldıktan sonra masada bulunan butona basıyorum. Sarışın, tatlı mı tatlı bir genç kız tüm neşesiyle yanıma geliyor. 

"Yaa hoş geldiniz, nasılsınız? Mimar hanım yok mu?" diye soruyor. Bu kafeyle ilgili en sevdiğim şey de bu işte. Çalışanların hemen hemen hepsi birkaç sokak yukarıdaki üniversitede okuyan genç ve azimli öğrencilerden oluşuyor. Onların heyecanı, hevesi insanı motive ediyor. 

"Selam! İyiyim, sen nasılsın? Mimar hanım tam olarak şurada mavişle flörtleşiyor," diye dalga geçerek kafenin girişindeki boş alanda garson çocukla konuşan tatlı arkadaşımı işaret ediyorum. O da bana eşlik edip güzel bir kahkaha atıyor ama hemen ardından yüzünde bıkkın bir ifade beliriyor. 

"Yaa yemin ederim şimdi 7/24 bu anı anlatıp duracak bize off! Kafayı yedirecek bu çocuğun Aysu hanıma olan aşkı," diye de sitem ediyor. 

"Üzgünüm arkadaşımın erkekler üzerinde böyle etkileri olabiliyor," derken gerçekten çok eğleniyorum. 

"Eee ne getireyim size? Aç mısınız? Yeni bir usta başladı bir iki gün önce sizin pizzayı efsane yapıyor!" diyerek önerisini de sunan Işıl'ın teklifine normal zamanda olsa hemen atlardım zira Aysu sağolsun pizza hayatımızın vazgeçilmez bir parçası ama her ne kadar kafamı dağıtmaya çalışsam da üzerimdeki gerginliği tamamen atmış sayılmam. O sebeple "Bir şey yemek istediğimden emin değilim tatlım ya bir bira alayım Aysu gelince tekrar bakarız," diyorum. 

Birkaç dakika sonra Işıl elinde benim bira ve Aysu'nun portakal suyuyla geliyor. Hemen ardından da sevgili dostum masaya teşrif ediyorlar. Her ne kadar bacak kadar boyu olduğunu iddia edip dursa da duru bir güzelliği vardır Aysu'mun. Biraz önce konuştuğu delikanlınınkilere eş masmavi gözleri ile baktığı herkesi efsunluyor adeta. Belinin ortasına uzanan kıvır kıvır kömür karası saçları, onlara tezat bembeyaz teniyle resmen bir afet. Nokta. Net! 

"Gene çocuğun aklını başından almışsın minik cadı!" diye kendisine takılıyorum.

"Hahaha! Sanki senin bu yaşta aklın çok başında da!" diyerek bana laf sokuyor. Tam ağzımı açıp cevabını verecekken onun sesini duyuyorum. Büyük bir çoşkuyla "İyi akşamlar millet! Hepiniz hoş geldiniz!" diye sesleniyor herkese. Hadi ama gözümü kaç saniye ayırdım ki sahneden? Geldiğini nasıl görmedim? Acaba o beni görmüş müdür? Saçlarım iyi mi? Makyajım dağılmış mı? Of! resmen her seferinde gafil avlanıyorum. Hay lanet! Ben kendi kendimle savaşmaya devam edeyim o çoktan başlıyor sahnesine. Ve bir anda lise yıllarımıza alıp götürüyor bizleri... 


Eğer her gece yattığında
Büyülü düşler sana
Benden bahsediyorsa
Hemen tatlı uykundan uyan
Çünkü ben hiç uyuyamam
Seni düşündüğüm zaman
Ben ki sevmekten hiç usanmam


~~


Evettt geldik bir bölümün daha sonuna :) 

Önceki bölümde de söylediğim gibi geri dönüp okuyarak düzeltmeler yapmak istemiyorum o yüzden böyle saf haliyle -varsa hatalarıyla- paylaşıyorum. 

Umarım okurken keyif almışsınızdır. Yorumlarınız benim için çok değerli, lütfen mutlaka görüşlerinizi belirtin. ^^


Yeniden görüşünceye dek kendinize çok iyi bakın!

Not: Görseller Google Amcadan alıntıdır. ^^

Kocaman Sevgilerimle,


16 yorum:

  1. Öncekini de okuyup geldim. Akıcı ve hoş anlatımınla hikaye sarıyor. Bakalım neler olacak? :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. duygu özkan
      ben de öyle omg 'lı finaller olmaz ama ona göre :)

      Sil
  2. oleeey güzeeel okumaya gelcem yinee :)

    YanıtlaSil
  3. Yaaa ama yine merakım gitmediii :) Lütfen lütfen lütfen üçüncü bölüm yakında gelsin meraktan çatlarım. Karakterin heyecanı çok tatlı. Aysu da tatlı :) Müzisyen adam kim acaba, tanışıyor da gibiler. Bakalım bakalım :) Kaleminize, klavyenize, sağlık. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlkay
      yaaa ne kadar tatlı bir yorum oldu bu böyle
      Çok teşekküre ederim *-*
      Kim olacak acaba? inan ben de bilmiyorum yazarken aklıma ne gelirse öyle gidiyor (:

      Sil
  4. Çok güzel, hayatın içinden, doğal ve akıcı. Zorlama cümleler yok ve merak uyandırıyor. Emeğine yüreğine sağlık 🧿🧿👏👏🌺😊🤚

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. YILDIZ
      Ne kadar olumlu ve güzel bir yorum. Çok teşekkür ederim <3

      Sil
  5. bir aşk hikayesi gelecek herhalde bakalım oğlan da hoşlancak mı hoşlanıyor mu ondan :)

    YanıtlaSil
  6. akıcı bir hikaye:) yalnız öncekine bakmadan okudum, başlangıcı okumaya gidiyorum:)

    YanıtlaSil
  7. Wattpad açık olsaydı orada yazmanızı önerirdim ama maalesef ülkemizde Wattpad bile kapalı. :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Recep Hilmi TUFAN rehitu.com
      Yaa bir o vardı elimizde onu da aldılar zalimler! Böyle berbat bir düzende yaşıyoruz işte :(

      Sil

İlk fırsatta cevap vereceğim!.. (:
I will reply your comment as soon as possible! (: